Peki ya bundan sonra?
Bugünlerde bir çok kişinin sorduğu, konuştuğu bir konu. Bireysel ve kurumsal olarak ilk şoku atlattıktan sonra, dünün anormalleri bugünün normali olmaya başladığında hepimizin odak noktası yavaş yavaş buraya kayıyor; peki bundan sonra ne olacak?
Bu soruya ekonomistler, sağlıkçılar, tasarımcılar, deneyim uzmanlarının yaklaştığı bakış açısı ile değil kendi uzmanlığımız ile bakacağız ve mobil uygulamada bundan sonra nelerin olabileceğini inceleyeceğiz.
İlk önce mobil uygulama sektörüne bir bakalım;
Sektör bu ani şoktan olumlu etkilenmiş görünüyor. Adjust’ın Mobil Uygulama Trendleri Raporu’na göre sektör büyüyor. Uygulamalara giriş sıklığı ve yeni indirilen uygulama sayıları artıyor. Giriş sıklıklarındaki artışta Oyun ve İş sektörleri başı çekerken bunları Eğitim, Eğlence ve E-ticaret sektörleri takip ediyor. Yeni indirilen uygulamalarda ise değişen kullanıcı davranışlarının etkisini daha net görüyoruz. İş ve Yeme & İçme sektörleri değişiklikte başı çekerken bunu Oyun, E-ticaret, Eğlence ve Eğitim sektörleri takip ediyor.
Bu değişimleri tahmin etmek çok da zor değil aslında. Eskiden farklı olarak evde çok daha fazla zaman geçiriyoruz, bu da can sıkıntısını engellemek için oyun, eğlence ve eğitim uygulamalarını daha çok kullandığımız anlamına geliyor. Uzaktan iş yapmamız gerektiği için yeni indirilen uygulamalarda İş ile ilgili uygulamaların %105 artması da şaşırtıcı değil.
Tahmin etmesi zor olan şu;
Değişen kullanıcı davranışlarından hangisi kalıcı hangisi geçici;
Bunu anlamak için tüketici davranışları raporlarını çok yakından ve sürekli takip etmek gerekiyor. Çünkü tüketicinin tercih ve davranışlarındaki bazı değişikliklerin etkisi çok kısa sürecekken, bazıları kalıcı olacak gibi gözüküyor. Bizim derlediğimiz öngörülerden bazıları şu şekilde;
*Bir çok şirket zorunlu olarak evden çalışmayı deneyimlemiş oldu. Özellikle kurumsal firmaların büyük bir kısmı evden çalışmanın korktukları gibi olmadığını, hatta çalışanlarının normalden daha fazla ya da daha verimli çalıştığını tecrübe etti. Ancak hala online toplantı, workshop ve eğitimler bir problem olmaya devam ediyor. Eskiden o kadar fazla kullanılmayan iş uygulamalarının zamanla telefonlarımızdaki ve bilgisayarlardaki yerlerini alması ile burası doyacak ve yeni indirme oranları düşecektir. Ancak zoom gibi uygulamaların kadınların altın günlerinde bile kullanılmaya başlandığı bir dönemdeyiz. Dolayısıyla kullanıcı deneyimine yatırım yapan bu uygulamaların hayatımızdaki etkisi eskiye göre artabilir.
*Akan Abdula’nın CX0’20 zirvesinde de söylediği gibi, bir kısım hemen AVM’lere dönecek olsa da önemli bir kısmımız henüz AVM’lere gitmeye hazır değiliz. Hatta buradan yola çıkarsak eski düzende eğlence ve sosyalleşme kurallarımız da değişecek. Bu da demektir ki e-ticaret, eğlence ve yeme&içme için bir süre daha online olacağız. Ancak, burada dikkat etmemiz gereken bazı noktalar var;
Hijyen konusu ile ilgili kaygılarımız kalıcı olacak gibi görünüyor. Bu nedenle kullanıcılar aldıkları ürünün hikayesi ile daha çok ilgilenmeye başladılar. Yani, e-ticaret uygulamanız varsa ve sattığınız ürünün ham maddesi nereden geliyor, işlemesi-paketlemesi nasıl yapılıyor, kullanıcıya nasıl ulaştırılıyor vb. bilgileri veriyorsanız, rakiplerinizden bir adım öne geçiyorsunuz demektir.
Ayrıca, ürünün kullanıcılara dağıtımları sırasında hijyen koşullarının nasıl sağlandığı bilgisine de arayüzde mutlaka yer vermek gerekiyor. Kullanıcı muadil iki mobil uygulama arasında, bu bilgileri daha rahat okuyabildiği markayı tercih ediyor.
Özellikle yeme&içme ve e-ticaret gibi sektörlerde kullanıcıların dikkat ettiği bir diğer nokta ise markanın çalışan sağlığını nasıl koruduğu. Bu bilgilerin de mobil arayüzde görünebilir bir şekilde verilmesi markanın tercih edilebilirliğini arttıracaktır.
*Bir diğer değişim ise personalarda. Global Web Index’in ABD ve İngiltere’da yaptığı kuşakların medya tüketimini incelediği bir araştırması var. Batı toplumunda yapılan araştırmaları birebir örnek almanın çok da doğru olduğunu düşünmesek de yine de sonuçlar bizlere yol gösteriyor; Y ve Z kuşaklarının online içerikleri belirgin şekilde daha çok tüketmeleri ancak baby boomer’lara doğru en çok artan medya tüketiminin TV olması belki şaşırtıcı değil. Ancak yine de burayı doğru okumak gerekiyor çünkü, baby boomer’ların en çok TV tüketimini arttırmış olmaları online platformlara hiç bakmadıkları anlamına gelmiyor.
Bu süreçte yaş almış insanlar başta olmak üzere dijitale mesafeli duran bir çok kişi mobil uygulamaları kullanmak zorunda kaldılar. Ve bunların bir kısmı, dijitali aslında sevdiler. Bu da demektir ki ileride belirli bir yaş üstü kullanıcıların mobil uygulamalara olan talepleri artacak çünkü bir kere o önyargı kırıldı. Asla yapamam dedikleri bazı şeyleri artık yapar hale geldiler.
Dolayısıyla burada şu konu öne çıkıyor, mobil uygulamanız için daha önce hiç düşünmediğiniz personaları gündeminize almanın vakti gelmiş olabilir. Yaş almış insanların UX ihtiyaçları çok nettir, net bir renk skalası, kontrast, ikon yerine yazılı yönergeler içeren bir arayüz, büyük puntolar, büyük butonlar… Belki de sizin de uygulamanıza farklı personaların ihtiyaçları çerçevesinden bakma vaktiniz gelmiştirJ
Ve kapatırken son soru;
Değişen kullanıcı davranışlarından kalıcı olmayanlar ne zaman gidiyor;
Kısacası normalleşme ne zamanJ
Bizce burada yapılan bir hata, bir anda normalleşmenin geleceğinin sanılması. Yani nasıl mart başında hayatlarımız bir anda değişti ise, normalleşme de bir anda olacakmış gibi konuşuluyor.
Ancak Deloitte raporlarından da görüyoruz ki, “normalleşme” dediğimiz şeyin bir anda olmasından ziyade zamana yayılması daha olası görülüyor. Dolayısıyla değişime karşı savaşmaktansa bunun farkına varmak ve değişime ayak uydurmak en sağlam çıkış noktası gibi görünüyor.
Nasıl uyumlanır ve nasıl daha çok üretiriz konusunu kendi bakış açımızdan yorumlamaya çalıştık. Bu konuyla ilgili görüşleriniz varsa da duymaktan, tartışmaktan ve birlikte üretmekten memnun oluruz J Şimdilik size ve sevdiklerinize sağlıklı günler diliyoruz.